Nietzsche Empatisi

Nietzsche Empatisi

Herkes onu Tanrıyı öldüren filozof olarak bilir onu da yanlış bilir. Nietzsche insanlık için Tanrı katilidir ve haklı bir katildir. Ne var ki onun öldürdüğü Tanrı birçoğunun bildiği Tanrı değildir. Aslında konumuz onun öldürdüğü Tanrı değil onun empatisi. Felsefe ve Nietzsche ile ilgilenenler onun kırbaçlanan bir atı görüp aklını kaybettiği söylenen hikâyeyi bilirler. Bilmeyenler için hikâye şöyle gerçekleşiyor. Ünlü hikâyeye göre; Friedrich Nietzsche, 1889'da Torino'da yürürken bir fayton sürücüsü ile karşılaşır. Faytoncunun, tüm baskılarına rağmen hareket etmeyi reddeden atını öfkeyle kırbaçlaması sonucunda, Nietzsche bir anda faytona atlar ve hüzünle atın boynuna sarılarak ağlamaya başlar. Bu olay karşısında da akıl sağlığı zayıflamış olan Nietzsche’nin tamamen aklını kaybettiği söylenir.

Tabii ki Nietzsche’nin akıl sağlığını kaybetmesi sadece bu şekilde anlık gelişen bir şey değildir. Öncesinde Dış görünüşünü ve kişisel temizliğini uzun zamandır ihmal ediyordu. Bunun yanında eski mağrur halinden de eser yoktu. Hastalık, takıntılar, yalnızlık ve çok çalışmak hepsi üst üste geldiğinde Nietzsche, 3 Ocak 1889'da bir gün akıl sağlığını tamamen yitirdi.

Ancak bu olay bir patlama ya da köprünün son ipinin kopması gibi bir şeydi. Keza insan için duygular yönetilmesi gereken en önemli şeylerdir.

Empati, eşduyum ya da duygudaşlık, bir başkasının duygularını, içinde bulunduğu durum ya da davranışlarındaki motivasyonu anlamak ve içselleştirmek anlamına gelir. Peki Nietzsche’nin empatisinde farklı olan şey neydi?

Kırbaçlanan ata üzülebilirsiniz ancak kendinizi kırbaçlanan atın yerine koyabilir misiniz? Bunu yapabildiğimiz için empati yapabiliyoruz diyeceksiniz. Evet haklısınız. Ancak sizin için kendinizi atın yerine koymak onun yaşadığı üzüntü ya da acı karşısında üzülmek demek. Nietzsche empatisinde ise atın ruhuna sahip olmak vardır. O an at siz olmuşsunuzdur. Yediğiniz kırbaçlar karşısında isyan dahi edemeyerek bunun verdiği çaresizlik duygusuyla yaşamanın ruhudur Nietzsche empatisi. At ya da köpek ya da bir ağaç fark etmez ne olduğu. Bir duygudaşlık değildir konu. O olmaktır. O ruhun sizin ruhunuzu esir etmesidir. Bu esaretle birlikte kendi ruhunuza dönemeyip o atın bedeni ve ruhunda hapsolmaktır.

Lütfen hayal edin.

Yaşamınızın geri kalanını sokakta yaşayan bir kedi olarak geçireceksiniz ve insana ait olan düşünebilme, muhakeme etme ve duygu gibi yetiler sizde olmaya devam edecek. Akıl sağlığınızı ne kadar süre koruyabilirsiniz?

Hayal etmesi bile ürkütücü gelmiştir size. Bana da ürkütücü geliyor. Çünkü bu insanın yaşamaması gereken bir empati seviyesidir. Bu yazının amacı da “Nietzsche Empatisi” olarak isimlendirdiğim bu yüksek empati seviyesi konusunda bir farkındalık uyandırmak. Genelde toplumda çok zeki kişiler taklit edilmeye çalışılır. Hastalıkları dahil. Bu olmaması gereken olduğunda ise felaketle sonuçlanacak içi boş bir özentiliktir.

Nietzsche’yi delirten yüksek empati sıradan bir insana hiç şans tanımaz. Ayrıca böyle bir duygudaşlık yaşamak istiyorsanız bu sizin imitasyon olduğunuzu gösterir. Çünkü kalite değil sadece görüntü taklidi vardır ortada.

Nietzsche Empatisine yaklaştığınızı hissediyorsanız ruh doktorlarından destek almanızı tavsiye ediyorum. Başta duygular olmak üzere yönetilemeyen ve kontrolünüzde olmayan şeyler sizi kontrol etmeye başlar. Kontrol edemedikleriniz tarafından kontrol edilmek ise kontrolsüzce yaşamak anlamı taşır. Çünkü zihin kontrolünüzü kaybettiğiniz an geriye sadece sizin için kaos kalır.

Ne bir bıyık ne de bir delilik ile Nietzsche olabilirsiniz. Buna da ihtiyaç yoktur. İnsan kendi olabilmeyi başarabilmesi onun için en büyük güçtür.